25.03.2025
İnşaat Sahalarında Dijital Dönüşüm: Daha Akıllı, Daha Güvenli!
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte dijital dönüşüm, hayatın her alanında köklü değişimlere yol açmaktadır. Günlük alışkanlıklarımızdan iş yapış şekillerimize kadar pek çok alanda dijitalleşmenin etkisini görmek mümkündür.
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte dijital dönüşüm, günlük hayatın yanı sıra özellikle çalışma hayatına da yenilikçi çözümler getirmekte ve iş yeri verimliliğine olumlu katkılar sunmaktadır. Dijital teknolojilerin iş hayatına entegrasyonu, nasıl çalıştığımızın yanı sıra nerede ve ne zaman çalıştığımızı da değiştirmektedir. Bu teknolojiler ayrıca mevcut iş türlerini, işin nasıl sağlandığını, organize edildiğini ve yönetildiğini yeniden şekillendirerek işin geleceğini de belirlemektedir. Nesnelerin interneti (IoT), yapay zekâ (AI), büyük veri, bulut bilişim, algoritmalar, işbirlikçi robotlar, artırılmış gerçeklik, bina bilgi modellemesi (BIM), dijital ikizler, süreçlerin otomasyonu ve çevrimiçi iş gücü platformları ile desteklenen yeni teknolojiler, dijital işyeri çözümlerini güçlendirmektedir.
Bu dönüşüm, yalnızca iş verimliliği açısından değil, aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği (İSG) açısından da olumlu etkiler ve köklü iyileşmeler sağlamaktadır. Çalışanların tehlikeli ortamlardan ve görevlerden uzaklaştırılabilmesi, iş yükünün optimize edilebilmesi ve yüksek risk içeren görevlerin dijital teknolojiler desteği ile yapılabilmesi sadece birkaç örnektir. Dijital dönüşüm, iş yerlerinde potansiyel riskleri önceden tespit edebilme, güvenlik önlemlerini gerçek zamanlı izleyebilme ve çalışanların sağlığını proaktif bir şekilde koruyabilme imkânı sunarak, iş kazalarının önlenmesine yardımcı olmaktadır.
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini izlemek ve geliştirmek amacıyla akıllı telefon uygulamaları, giyilebilir teknolojiler, mobil izleme kameraları, dronlar, akıllı gözlükler, bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) tabanlı uygulamalar ve akıllı kişisel koruyucu donanımlar gibi yeni izleme sistemleri geliştirilmektedir. Bu sistemler, çalışanların fizyolojik veya zihinsel durumlarını (stres seviyesi, yorgunluk, dikkat seviyesi ve kalp atış hızı gibi göstergeleri izlemek gibi), duruş ve vücut hareketlerini takip etmek, çalışanların tehlikeli bölgelerdeki konumlarını belirlemek, talimat vermek veya yöneticilere ya da acil durum yetkililerine uyarı göndermek amacıyla kullanılabilmektedir. Ayrıca özellikle yapay zekâ destekli analizler sayesinde İSG süreçleri daha doğru ve etkili hale gelmekte, güvenlik kültürünün güçlendirilmesine katkı sağlanmaktadır.
Dijital dönüşümün en tehlikeli alanlardan olan inşaat sektörü tarafından benimsenmesi ve geleneksel yöntemlerin dijital teknolojiler ile daha çok desteklenmesi, inşaat sahalarının daha güvenli hale getirilmesi ve iş kazası ile can kayıplarının önlenmesi adına son derece kritiktir.
Gelişmiş ülkelerde özellikle büyük ölçekli inşaat firmalarının giderek bu değişim ve dönüşüme adapte olduğu ve iş süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi, maliyetlerin düşürülmesi ve projelerin tamamlanma sürelerinin hızlandırılması amacıyla dijital teknolojilere yatırım yaptığı görülmektedir. 2024 yılında “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde 43 firma ile ikinci sırada yer alan ülkemiz inşaat firmalarının da elbette bu alanda öncü olması ve diğer inşaat firmalarına örnek olması gerekmektedir.
Sonuç olarak geleneksel yöntemler, iş sağlığı ve güvenliği için temel bir altyapı sağlamaktadır. Teknolojik çözümler ise riskleri daha hassas tespit ederek önleyici güvenlik yaklaşımlarını güçlendirmektedir. Gelecekte iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin, geleneksel önlemler ve dijital dönüşümün birleşimiyle daha etkili hale gelmesi beklenmektedir. Tüm bu teknolojik çözümler, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesinde büyük bir rol oynamakta, dijital dönüşüm sayesinde İSG reaktif bir süreç olmaktan çıkarak proaktif bir yaklaşıma dönüşmektedir. Riskleri önceden tespit etme ve anında müdahale için önemli araçlar sunan teknolojik çözümler ile inşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini önemli ölçüde iyileştirebilir. Nesnelerin interneti, yapay zekâ, akıllı şantiye, VR/AR ve robotik çözümler gibi dijital teknolojilerin inşaat sahalarına doğru bir şekilde entegre edilmesi ile iş sağlığı ve güvenliği alanında daha güvenli ve sürdürülebilir bir inşaat sektörü oluşturulacaktır.
Dijital dönüşüm kapsamında öne çıkan ve inşaat sahası uygulamalarının giderek yaygınlaştığı bazı dijital uygulama ve teknolojik çözümler şu şekildedir:
1. Akıllı Güvenlik Sistemleri ve IoT Teknolojileri
Dijital dönüşümün inşaat sektörü üzerindeki en önemli etkilerinden biri, nesnelerin interneti (IoT) teknolojisinin kullanımıdır. IoT, cihazların ve sensörlerin internet üzerinden birbirleriyle veri alışverişinde bulunmasını sağlayarak, iş sahalarındaki güvenlik seviyesini önemli ölçüde artırmaktadır. Akıllı güvenlik sistemleri, IoT teknolojisi ile birleştiğinde, iş kazalarının önlenmesi, risklerin tespiti ve acil durumlara hızlı müdahale edilmesi konusunda devrim niteliğinde çözümler sunmaktadır.
İnşaat sahalarında, IoT tabanlı akıllı sensörler kritik noktalara yerleştirilerek sürekli veri toplamakta ve potansiyel tehlikeleri tespit etmektedir. Örneğin düşme algılama sensörleri, yüksekten düşme riski olan bölgelerde konumlandırılarak, ani hareketleri veya düşme olaylarını algılayıp anında uyarı gönderebilmektedir. Benzer şekilde gaz ve hava kalitesi sensörleri, inşaat ortamındaki karbon monoksit, metan gibi zararlı gaz seviyelerini izleyerek tehlikeli gaz sızıntılarını erken aşamada tespit edip çalışanları ve yetkilileri uyarabilmektedir. Isı ve yangın sensörleri ise aşırı ısınma, duman veya yangın belirtilerini algılayarak otomatik olarak alarm sistemlerini devreye sokabilmektedir. Tüm bu sistemler sayesinde, inşaat sahasında meydana gelebilecek patlamalar, yangınlar veya gaz zehirlenmeleri gibi hayati tehlikeler içeren olaylara karşı erken önlem almak mümkün hale gelmektedir.
Diğer bir taraftan giyilebilir IoT cihazları da giderek daha fazla kullanılmaktadır. Akıllı baretler, bileklikler, düşmeleri algılayan yelekler ve iş kıyafetleri, çalışanların sağlık verilerini ve durumlarını takip ederek olası riskleri önceden belirleyebilmektedir. Örneğin çalışanların vücut sıcaklığı, kalp atış hızı, stres veya yorgunluk durumları algılanarak yetkililere ve sağlık personellerine anlık bildirim gönderilebilir. Uzun süre yanlış pozisyonda çalışmayı veya aşırı yük kaldırmayı algılayan sensörler, çalışanlara ergonomik uyarılar vererek kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının önüne geçebilir. Çalışanların yalnız çalıştığı veya iş kazasına maruz kaldığının düşünüldüğü durumlarda, GPS destekli sistemler ile konum belirlenerek acil müdahale ekipleri kısa sürede yönlendirebilir.
IoT teknolojisinin bir diğer avantajı ise akıllı, biyometrik sensörler aracılığıyla veriler toplaması ve bunların büyük veri analitiği ile işlenerek gelecekteki risklerin öngörülmesine yardımcı olmasıdır. IoT teknolojisi ile toplanan bu veriler yapay zekâ destekli sistemler ile kapsamlı şekilde analiz edilebilmektedir.
2. Yapay Zekâ ve Veri Analitiği
Yapay zekâ (AI) ve makine öğrenimi, inşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliği alanında devrim yaratan teknolojiler arasında yer almaktadır. Yapay zeka, büyük veri analitiği ile entegre çalışarak iş sahasındaki riskleri önceden tespit etme, analiz etme ve önleyici tedbirler geliştirme konusunda önemli fırsatlar sunmaktadır. Geçmiş iş kazaları, ramak kala olaylar, iş kazalarına yol açan nedenler ile tehlikeli durumlar vb. çeşitli konularda toplanmış büyük verilerin analiz edilmesi ve olası risklerin öngörebilmesi, iş kazaları ve meslek hastalıkları önlenebilmesi adına önemli bir adımdır. Bu kapsamda; inşaat sahası içerisinde en riskli bölgeler tespit edilebilir ve haritalandırma yapılabilir, hangi meslek gruplarının daha fazla risk altında olduğu saptanarak özel eğitim programları planlanabilir ya da günlük hava koşulları, ekipman durumu ve çalışan performans verileri analiz edilerek tehlikeli durumlara karşı uyarılar verilebilir.
Yapay zekâ destekli görsel analiz sistemleri ise inşaat alanındaki güvenlik tedbirlerinin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için gelişmiş kamera sistemleri ve görüntü işleme yazılımları kullanmakta ve bu sistemler ile saha koşullarının anlık takip edilebilmesine imkân sunmaktadır. Çalışanların KKD kullanıp kullanmadığı algılanmakta ve örneğin baret, reflektif yelek veya gözlük takmayan çalışanlar tespit edilerek otomatik uyarılar gönderebilmektedir. Ayrıca tehlikeli hareket ve davranışlar izlenebilmekte ve örneğin bir çalışan emniyet kemeri olmadan yüksekte çalışıyorsa sistem yetkili kişilere anında bildirim yapabilmektedir. Benzer şekilde yasak bölgelere giren çalışanları belirlenebilmekte ve tüm çalışanların güvenli alanlarda çalışması sağlanmaktadır.
Ayrıca yapay zekânın otonom sistemler ve özellikle dron ve robotlar ile bağlantısı, bu teknolojilerin veri analitiği, makine öğrenimi ve algoritmalar kullanarak inşaat sahasını sürekli izleyip anlamlı sonuçlar çıkarmasını sağlayabilmektedir. Yapay zekâ, bu sistemlerin daha etkili bir şekilde çalışmasını sağlayarak İSG ve acil durum yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır.
Otonom dron ve robotlar, yapay zeka tabanlı görüntü işleme ve sensör verisi analizine dayalı algoritmalar kullanarak, inşaat alanındaki potansiyel tehlikeleri algılayabilmektedir. Örneğin yapay zekâ sistemleri, drondan elde edilen kamera görüntülerini analiz ederek İSG risklerini (eksik KKD, yük altında çalışma, tehlikeli bölge vb.) tespit edebilmektedir.
Yangın, gaz kaçağı, veya yapı çökmesi gibi durumlarda otonom sistemler, yapay zekâ ile entegre sensörleri kullanarak tehlikeleri erken aşamalarda belirleyebilir ve öngörücü hareketlerle gerekli önlemleri alabilir ya da müdahale için gereken önceden belirlenmiş aksiyonları devreye sokabilir. Yapay zekâ, bu tehlikeleri daha önceki olaylardan öğrenerek anında analiz yapmakta ve otomatik olarak uyarılar göndermektedir.
Yapay zekâ sadece tehlikeleri tespit etmekle kalmamakta, geçmiş kazalardan edinilen verileri öğrenerek ve makine öğrenimi tekniklerini kullanarak gelecekteki riskleri de öngörebilmekte ve müdahale gereksinimlerini otomatik hale getirebilmektedir.
Sonuç olarak yapay zekâ destekli sistemler, geleneksel iş güvenliği yaklaşımlarını dönüştürerek, proaktif bir güvenlik anlayışı oluşturmaktadır. Kazaları önceden tahmin eden algoritmalar, akıllı görsel analiz sistemleri ve otonom güvenlik teknolojileri sayesinde inşaat sahalarında çalışanların hayatı korunmakta ve iş verimliliği artırılmaktadır.
3. Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR)
İnşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri, çalışanların tehlikeleri önceden tanıyıp, doğru önlemleri almasını sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Geleneksel eğitim yöntemleri genellikle teorik bilgilerle sınırlı kalırken, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri, çalışanlara etkileşimli ve gerçekçi eğitim deneyimleri sunarak öğrenme sürecini çok daha etkili hale getirebilmektedir.
VR tabanlı eğitimler, çalışanları riskli senaryoları birebir deneyimleyebilecekleri sanal bir ortamda eğitmektedir. Bu tür simülasyonlar sayesinde çalışanlar; yüksekten düşme, göçük riski, elektrik çarpması veya vinç kazaları gibi tehlikeli senaryoları gerçek hayatta maruz kalmadan deneyimleyebilir. Ayrıca doğru KKD kullanımını, sahada çalışırken nasıl önlem alınması ile acil durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini ve güvenli çalışma prosedürlerini öğrenebilir ve ekipman kullanımını uygulamalı olarak gerçekleştirebilir. Eğitim sırasında yapılan hatalar anında tespit edilerek geri bildirim verilebilir ve böylece yanlış uygulamalar gerçek hayata taşınmadan düzeltilmiş olur.
AR ise gerçek dünyadaki görüntülerin ve nesnelerin üzerine dijital bilgiler, grafikler, sesler veya diğer duyusal öğeler ekleyerek kullanıcıya geliştirilmiş bir deneyim sunan teknolojidir. Bu sayede kullanıcılar hem fiziksel dünyayı hem de sanal unsurları aynı anda görebilir ve etkileşime geçebilir. Dolayısıyla VR'dan farklı olarak tamamen sanal bir ortam oluşturmak yerine, gerçek dünya ile sanal bilgiler birleştirilerek çalışanlara interaktif güvenlik talimatları, anlık uyarılar ve rehberlik sunulmaktadır. AR gözlükleri veya mobil cihazlar aracılığıyla çalışanlara; ekipmanların doğru kullanımı hakkında anında bilgilendirme yapılabilmekte, güvenlik ihlalleri algılanarak çalışan veya yöneticiye uyarı mesajları gönderilebilmekte ve inşaat sahasında tehlikeli bölgelere yaklaşıldığında sanal işaretler ile riskler hakkında anında uyarılar yapılabilmektedir.
VR ve AR teknolojileri; gerçekçi eğitim deneyimi sunarak öğrenme sürecini hızlandırmakta, çalışanların güvenlik bilincini artırma ve pratik yapmalarına olanak tanımaktadır.
4. Akıllı Şantiyeler
Akıllı şantiyeler, sensörler, yapay zeka, bulut bilişim, büyük veri analitiği ve IoT teknolojileri ile entegre çalışan modern şantiye yönetim sistemleridir. Bu sistemler, tüm iş süreçlerini ve güvenlik önlemlerini gerçek zamanlı olarak dijital platformlar üzerinden takip etmeye olanak tanımaktadır. Akıllı şantiyelerde çalışanların sağlık durumu, iş akış süreçleri ve tehlikeli bölgeler; giyilebilir IoT cihazları, kameralar ve sensörler sayesinde sürekli olarak izlenebilmektedir.
Ayrıca akıllı şantiyeler, tüm güvenlik sistemlerini tek bir merkezden yönetme imkânı sunmaktadır. Bulut tabanlı yazılımlar aracılığıyla yönetici ve yetkili kişiler, uzaktan erişim sağlayarak inşaat sahasındaki güvenlik durumu hakkında anlık bilgi alabilir ve gerektiğinde hızlı kararlar alarak müdahalede bulunabilir.
5. Ekipmanların Dijitalleşmesi ve Robotik Çözümler
Dijital dönüşüm, inşaat sektöründe kullanılan ekipman ve makinaların akıllı teknolojilerle donatılmasını sağlamaktadır. Vinç, ekskavatör, forklift gibi iş makinaları; IoT cihazları, sensörler ve otomasyon sistemleriyle entegre çalışmakta ve bu dijitalleşme adımları sayesinde verimliliği artırma ve iş kazalarını önleme gibi konularda önemli avantajlar sağlanmaktadır.
Sensörler ve yapay zekâ destekli analiz sistemleri ile donatılmış akıllı inşaat ekipmanları, operatörler ve diğer çalışanların güvenliğini sağlamak amacıyla gerçek zamanlı veri takibi yapmaktadır. Bu sayede örneğin vinçler yük taşıma sırasında dengesizlik veya aşırı yüklenme tespit ettiğinde operatörü uyarabilmekte veya otomatik olarak durabilmektedir. Ağır iş makinaları, çalışma sahasında çalışanlara çok yaklaştığında otomatik yavaşlama veya durma özelliği gösterebilmektedir. Ayrıca titreşim, sıcaklık ve yorgunluk sensörleri, operatörlerin aşırı stres altında olup olmadığını belirleyebilmekte ve gerektiğinde mola vermeleri için uyarı gönderebilmektedir.
İnşaat sektöründe robotların kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. İnsan gücüyle yapılan tehlikeli işlerin bir kısmının robotlara devredilmesi, kazaları önleme ve güvenliği sağlama açısından son derece faydalıdır. Robotik çözümler sayesinde; tehlikeli alanlarda çalışan personel sayısı azaltılabilir ve ağır yüklerin robotlar tarafından taşınması sağlanarak çalışanların kas-iskelet sistemi hastalıklarına karşı korunması sağlanabilir. Ayrıca duvar örme veya kaynak robotları aracılığıyla insan hataları minimize edilebilir ve riskler önlenebilir. Benzer şekilde patlayıcı veya zehirli gaz içeren bölgelerde, uzaktan kumandalı robotlar ile çalışan güvenliği sağlanabilir. Sonuç olarak gelişmiş robotik sistemler, çalışanların daha güvenli ve kontrollü ortamlarda çalışmasına ve iş kazalarının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır.